Bu aralar hem öyle denk geldiği hem de özel bir ilgim olduğu için sanatçı atölyelerini ziyaret ediyorum. Yaptığı işte belli bir başarıya ulaşmış kişilerin hangi süreçlerden geçtiğini gözlemlemek, onları başarıya ulaştıran kilometre taşlarını yerinde görmek, yaratıcılıklarını açığa çıkarmalarını sağlayan etkenlere/ortamlara tanıklık etmek bana inanılmaz ilham veriyor.
Paris’te yaşayan ressamımız Ömer Kaleşi’nin çalışma atölyesine gittim. 50 yıldan bu yana hem atölye hem ev olarak kullandığı ve iki yıl süreyle uğraşıp kendi yaptığı ahşaptan bir çatı katında yaşıyor. 86 yaşında ve sürekli üretiyor. Konuşmalarını duysanız asla 86 yaşında demezsiniz. Beyni de vücudu da gayet dinç.
İşin sırrı ne biliyor musunuz? Sürekli yaratmak ve sürekli üretmek.
Güne yaratarak ve üreterek başlamak.
Kendisi anlatıyor: “Sabahları uyanırım, hafif bir kahvaltı eder, çayımı içer ve tuvalimin önüne otururum… Akşama kadar.”
Ve kafasında hep bir hedef var. Çoğu maddiyattan uzak. Ama hep bir hedef çerçevesinde çalışıyor.
“Bazen ilham gelmediği veya motivasyon duymadığınız oluyor mu?” diye soruyorum.
“Öyle şey olmaz. Oturursun işin başına, mutlaka gelir” diyor.
Önce ilham gelmesini bekleyip, sonra motivasyon bulmaya çalışan ve ancak bunları sağladıktan sonra eyleme geçebileceğimizi düşünen bizlerin kulağına, ressamımızın sözü küpe olsun isterim.
Mark Manson, Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı adlı kitabında, ürettiklerimiz motivasyonun sonucu değil; aynı zamanda motivasyonun da nedenidir diyor.
Yani yaratıcılık döngüsü
ilham → motivasyon → eylem
şeklinde üç aşamalı değil,
ilham → motivasyon → eylem → ilham → motivasyon → eylem → ….
şeklinde sonsuz aşamalıdır. Ürettikçe motivasyonunuz artar, motivasyonunuz arttıkça üretirsiniz.
Peki, Yaratıcılık İçin Ne Gerekiyor?
Yaratıcılığı ise ilham, motivasyon, eylem döngüsü içerisinde sanırım “ilham”ın ve “eylem”in kesişim kümesine yerleştirebiliriz.
Öncelikle şunu zihinlerimizde pekiştirmemiz gerekiyor. Yaratıcılık sadece bazı insanların sahip olduğu bir özellik değildir. Aksineherkesin belli metotlarda kendinde geliştirebileceği bir özelliktir.

- Yaratmak için zihninizin “açık” olması gerekiyor

Konu üzerinde yıllardır çalışan psikologlara göre; beyninizi isterseniz daha yaratıcı hale getirebiliyorsunuz.
Nasıl mı?
Bunun ilk adımı bilişsel denetimi en az düzeyde tutmak. Yani düşüncelere ve davranışlara bir baskı uygulamamak. Hani bir iş yaparken bütün dikkatinizi oraya odaklarsınız ya. İşte yaratıcılık için de tam tersini yapmanız gerekiyor. Dikkatinizi serbest bırakmak. Böyle olunca beynin o bölgesi yavaşlıyor.
Bu yüzden yaratıcılığın en çok açığa çıktığı anlar yürüyüş yaparken, öğleden sonra veya akşam üstü hafif kestirirken, konudan bağımsız bir işle uğraşırken, duş alırken oluyor.

- Daha yaratıcı bir beyin için kendinize farklı bir bakış açısı kazandırmanız şart

Önce kendinize ve sonra yaratıcılıklarını ölçmek için çevrenizdekilere şu testi yapın: “Bir ayakkabıyı geleneksel kullanımının dışında hangi amaç için kullanabilirsin?” Örnekleri mendil, bardak, kaşık gibi pek çok objeyle genişletebilirsiniz.
Ben testi aile içinde yaptım.
Mesela ayakkabıyı sadece giymek yerine, gerektiğinde çekiç olarak kullanmayı düşünebilmek yaratıcı düşüncenin bir örneği.
İşte uğraştığınız konuda yaratıcı bir düşünce geliştirmek için o farklı bakış açısını kendinize kazandırmanız gerekiyor:
Objelerin görsel özelliklerine bakın; şekil, büyüklük, hacim olarak. Örneğin ayakkabıyı uzun, ağır bir cisim olarak görebildiğiniz anda onun çekiç işlevi olabileceğini de görüyorsunuz. Ya da bir bel kemeri… Pekala gerektiğinde bir tutma sapı, bir şeyi taşıma işlevi görebilir.
Ürün ve hizmet geliştirmede yaratıcı bir fikir üretmek için tersten bakın mesela. Müşteri perspektifinden bakın. Neye ihtiyacınız olurdu, bu süreçte ne eksik veya ne olsa sizi daha tatmin ederdi?

- Ortam ve Ekip Arkadaşları Yaratıcılıkta Önemli

Yaz ayları başında Barbizon Okulu’nu görmeye gittim. 19. yüzyılda Millet, Rousseau, Diaz, Corot gibi büyük ressamlardan oluşan bir grup ressam Fransa’nın ormanlarla çevrili Barbizon Kasabasına ve Fontainebleau civarına gelip buralarda yaşamaya başlıyorlar. Bunlar resmi açık havaya çıkaran, manzara resmine öncülük eden grup. Şövalelerini doğanın içine kurup resimlerini büyük ölçüde burada yapıyorlar ve kalanını atölyede tamamlıyorlar.
Resim yapmak ekip halinde yapılan bir iş olmasa da, aynı ortamı ve aynı amacı paylaşıyor olmak yaratıcılıklarını destekliyormuş.
Albert Einstein, Niels Bohrile olan beraberliği için veya aynı şekilde John Lennon, Paul McCartneyile olan birlikteliği için yaratıcı bir ekip arkadaşının güçlü bir entelektüel uyarıcı işlevi gördüğünü belirtiyor.
Bilgisayar mühendisi olan Jeff Bezos 1994 yılında eşiyle birlikte hafta sonu arabasında giderken, -o zamanlar daha sadece devlet içinde ve akademik camiada kullanılan- Internet’in kullanımı için alternatif bir yol düşünüyor. Okuyucunun kitabını Internet’ten seçip alması ve buna oturduğu yerden posta yoluyla sahip olması fikrini geliştiriyorlar. Hatta işletme planını o anda Bezos arabada çiziyor. Eşiyle birlikte bir risk alıyorlar ve New York’taki finans sektöründeki işlerinden istifa edip Seattle merkezli Internet tabanlı ilk kitabevini kuruyorlar. İşte Amazon’un hikayesi arabada gelen bu yaratıcı ortak fikre ve aldıkları riske dayanıyor.
Görünen o ki, fikirler birbiri üstüne eklenerek umulmayan güzel sonuçlara zemin hazırlayabiliyorlar.

- Bilinç altının o konuyla ilgili sürekli çalışması için zemin hazırlayın

Diyelim iyi bir fikir arayışı içerisindesiniz. Kurduğunuz web sayfasına isim aramaktan tutun da, yazacağınız kitabın ana temasını belirlemeye kadar pek çok şey olabilir. Ya da işiniz ile ilgili farklı bir fikre ihtiyacınız var.
Oturup, sadece o konuya odaklanmayın. Bilinç altınıza o görevi verip, kendiniz başka işlerle uğraşın.
Bilinç altı en çok hangi anlarda etkinmiş biliyor musunuz?
Şöyle elinizi çenenize koyup hayal kurduğunuz anlarda veya gözlerinizi kapatıp yarı uyur yarı uyanık haldeyken ya da sabahları uyandığınızda… Elinizin altında bir defter kalem olsun ki, gelen güzel fikirleri kaçırmayın.
Kıssadan hisse:
  • Bir konuda çok iyi bilgi sahibi olun, uzmanlaştığınız bir konu olsun. Ama farklı konularda da bilginizi, fikrinizi geliştirmek için çalışın. Neticede yaratıcılık dediğimiz şey olaylar, nesneler arasında bağlantılar kurabilmektir. Bir sorunun çözümü veya bir fikir gayet alakasız bir yerden gelebilir.
  • Hedef kitlenizin ayak izlerini takip edin. Çalıştığınız alana ilişkin olarak mesela: Bir vejetaryen hangi tatlıları tercih eder? Yaşlı bir kişi İnternet’i nasıl kullanır? Çocuğun bir oyuncakta ilk ilgisini çeken nedir?
  • Seyahat edin. Yeni yerler görmek, yeni kültürler tanımak insanın ufkunu açar. Bir ürün tasarımı, bir hizmetin sunuluş şekli veya o kültürdeki kişilerin çalışma tarzı size işinizde ışık tutabilir.
  • Gözlemlemek çok etkili bir yol. Bir ürün bir hizmet veya bir fikir üzerinde çalışırken mevcut olan ürün/hizmeti insanlar nasıl kullanıyor onu gözlemlemeniz önemli. Neyden hoşlanıyorlar? Neyin eksikliğini duyuyorlar veya hangi problemlerle karşılaşıyorlar?
  • Yaratıcılık konusunda çalışan psikolog Robert Epsteinkişinin yaratıcılığını açığa çıkarabilmesi için 4 temel yetkinliği olması gerektiğini söyler: 1. Yeni fikirler yakalamayı ve onları korumayı öğrenmek, 2. Çevresini ilginç kişi ve nesnelerle çevreleyebilmeyi başarmak 3. Zor sorunların üstesinden gelebilmeyi öğrenmek 4. Bilgisini, vizyonunu sürekli geliştirmek ve genişletmek.